Cordarone®150 mg/ 3 ml
Enjektabl solüsyon İ.V.
FORMÜLÜ
3 ml lik ampulde:
Amiodaron HCI 150 mg
Benzil alkol 60,6 mg
Polisorbat 80 300 mg
Enjeksiyonluk su k.m. 3 ml
FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Farmakodinamik özellikleri:
Anti-aritmik özellikleri:
- Kalp kası liflerinde aksiyon potansiyelinin 3. fazını uzatır, yükselmenin hızını veya
yüksekliğini değiştirmez (Vaughan Williams Sınıf III). Aksiyon potansiyelinin yalnızca 3.
fazının uzamasının nedeni, sodyum veya kalsiyum akımlarında hiç bir değişiklik
olmaksızın, sadece potasyum akımının yavaşlamasıdır.
- Bradikardi yapan etkisi sinüs otomatizmasının azaltılmasına bağlıdır; bu etki atropin ile
antagonize edilmez;
- Non-kompetitif alfa ve beta antiadrenerjik etkisi vardır;
- Sinoatriyal, atriyal ve nodal iletide yavaşlamaya yol açar. Bu ileti kalp atım hızına bağlı
olarak artar;
- İntraventriküler iletide değişiklik oluşturmaz;
- Refrakter evrelerde uzamaya ve atrial, nodal ve ventriküler düzeylerde miyokardın
eksitabilitesinde azalmaya yol açar.
- Atriyoventriküler yan yollarda refrakter evreleri uzatır ve iletiyi yavaşlatır.
- Negatif inotropik etkisi yoktur.
Farmakokinetik Özellikleri:
Enjeksiyonu takiben amiodaron kanda hızla azalırken dokular doyar ve ilaç reseptör
bölgelerine yayılır. İlacın etkinliği enjeksiyondan sonra 15 dakikada en üst düzeye çıkar ve
takip eden 4 saat içinde düşer.
ENDİKASYONLARI
Cordarone Ampul, aşağıdaki ağır ritm bozukluklarının tedavisinde, oral yolla uygulama
mümkün olmadığında kullanılmalıdır.
- Hızlı ventriküler ritm ile birlikte atrial aritmi.
- Wolf-Parkinson White sendromuna bağlı taşikardi.
- Tanısı konmuş, semptomatik ventriküler aritmi.
KONTRENDİKASYONLARI
Cordarone Ampul aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
− Pacemaker kullanılmayan sinoatrial blok veya sinüs bradikardisi olguları;
− Pacemaker kullanılmayan hasta sinüs sendromu (sinüs aresti riski);
− Pacemaker kullanılmayan yüksek dereceli ileti bozuklukları;
− Hipertiroidizm (amiodaronun şiddetlendirme olasılığı nedeniyle);
− İyoda veya amiodarona karşı aşırı duyarlılık halleri;
− II. veya III. derece kalp bloğu;
− Bradikardi nedenli senkoplarda;
− Dolaşım kollapsı;
− Ağır arteriyel hipotansiyon;
− Benzil alkol içermesi nedeniyle, 3 yaşın altındaki çocuklarda kullanım;
— Torsade de Pointes'a neden olan ilaçlarla kombine kullanım:
Sınıf I a antiaritmikler (kinidin, hidrokinidin, dizopiramid, vs.),
·
Sınıf III antiaritmikler (sotalol, dofetilid, ibutilid, vs.),
·
Sultoprid,
·
Bepridil, sisaprid, difemanil, IV eritromisin, mizolastin, sparfloksazin, vinkamin IV vs.
·
gibi diğer ilaçlar (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri”)
Sparfloksazin
·
Bu ilacın aşağıdaki ilaçlarla kombine kullanımı GENEL OLARAK ÖNERİLMEZ:
· enjektabl diltiazem,
· halofantrin, pentamidin, moksifloksazin,
· bazı nöroleptiker (tiyoridazin, klorpromazin, levomepromazin, trifluoperazin,
siyamemazin, sülpirid, amisülpirid, tiaprid, pimozid, haloperidol, droperidol),
· ve sotalol ve esmolol dışındaki beta-blokerler (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri”).
− Hamileliğin son altı ayında
− Laktasyon (Bkz. “Laktasyon”)
UYARILAR / ÖNLEMLER
Uyarılar:
Enjektabl amiodaron santral venöz yolla uygulanmalıdır. Periferik venöz yolla uygulama,
yüzeyel flebit gibi lokal etkilere neden olabilir. Enjektabl amiodaron, yalnızca infüzyon
şeklinde uygulanmalıdır.
İntravenöz enjeksiyon çok yavaş yapılsa bile, hipotansiyon, kalp yetmezliği veya ağır
solunum yetmezliğini şiddetlendirebilir.
Tedaviye başlamadan önce EKG ölçümlerinin yapılması gerekir.
- Yaşlı hastalarda kalp hızını belirgin bir şekilde azaltabilir.
- Amiodaron güçlü bir CYP enzim inhibitörüdür. Dolayısıyla bazı ilaçların serum -
konsantrasyonlarının artmasına yol açabilir.
- QT aralığında uzama, amiodaronun farmakolojik özelliklerinin bir sonucudur. Bu nedenle
ilaç, tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de
Pointes hastalarında kullanılmamalıdır.
- Cordarone Ampul, EKG değişikliklerine yol açabilir. Bu "cordaronik" değişiklik,
repolarizasyonun uzamasına bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olur. Buna eşlik
eden U dalgaları görülebilir; bu amiodaronun terapötik etkisinin bir belirtisi olup, toksisite
değildir.
- 2. veya 3. derece A-V blok, sinoatrial blok veya bifasiküler blok gelişmesi durumunda
tedavi kesilmelidir. 1. derece atriyoventriküler blok gelişmesi yakın takip gerektirir.
- Bileşikteki iyot, bazı tiroid testlerinin yanlış sonuç vermesine yol açar (radyoaktif iyodun
bağlanması, PBI); Bununla beraber, tiroid fonksiyon testlerinin değerlendirilmesi mümkün
olur (T3, T4,TSHus). Hipotiroidi veya hipertiroidizme neden olabilir.
- Sotalol dışındaki beta blokerler (kontrendike kombinasyon), esmolol (kullanımı dikkat
gerektiren kombinasyon), verapamil ve diltiazem ile kombine kullanılması, sadece yaşamı
tehdit eden ventriküler ritm bozukluklarında düşünülmelidir. (Bkz. İlaç Etkileşmeleri)
Tek başına veya genel durum bozukluğuyla birlikte dispne veya kuru öksürük başlaması,
pulmoner toksisite olasılığını düşündürmeli ve akciğer grafisi çekilmelidir (Bkz. ”Yan
Etkiler/Advers Etkiler”).
Optik nöropati veya optik nevritise neden olabilir. Bunun sonucunda görme yetisinde
zayıflık yaşanabilir.
Kullanım tedbirleri:
Elektrolit dengesi bozuklukları, özellikle hipokalemi: Proaritmik etki başlangıcını
destekleyebileceğinden, hipokaleminin eşlik edebileceği durumlar göz önünde
bulundurulmalıdır.
Hipokalemi amiodaron uygulamasından önce düzeltilmelidir.
Amiodaronun neden olabileceği karaciğer hasarının saptanması için, karaciğer
fonksiyonunun (transaminaz düzeylerinin) amiodaron tedavisine başlar başlamaz ve tedavi
süresince düzenli olarak, yakından takip edilmesi önerilir. (Bkz. “Yan Etkiler/Advers
Etkiler”). Oral ve intravenöz formlarla tedavi sırasında ve IV amiodaron uygulamasını
takiben ilk 24 saat içinde, akut karaciğer bozuklukları (ağır hepatoselüler yetmezlik veya
bazen fatal olabilen karaciğer yetmezliği de dahil olmak üzere) ve kronik karaciğer
bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu durumda amiodaron dozu azaltılmalı veya transaminaz
düzeylerinin normalin üç katını aşması halinde, tedavi kesilmelidir.
Oral amiodaron uygulamasına bağlı kronik karaciğer bozukluklarının klinik ve biyolojik
belirtileri minimal olabilir (hepatomegali, normal düzeyin 5 katı serum transaminaz düzeyi)
ve tedavi kesildikten sonra geriler. Ancak, fatal seyirli vakalar bildirilmiştir.
Enjektabl amiodaron yalnızca hastane ortamında ve sürekli kontrol (EKG, kan basıncı)
altında kullanılmalıdır.
Anestezi
Cerrahi girişim öncesinde, anestezist hastanın amiodaron ile tedavi edildiği konusunda
uyarılmalıdır.
Amiodaron ile kronik tedavi, yan etkiler bakımından, genel veya lokal anesteziklerin
hemodinamik risklerinin artmasına neden olabilir. Bunlar özellikle bradikardik ve hipotansif
etkiler, azalmış kardiyak output ve ileti bozukluklarıyla ilgili yan etkilerdir.
Bunlara ek olarak, amiodaronla tedavi edilen hastalarda, nadir vakalarda cerrahiden
hemen sonra akut solunum sıkıntısı gözlenmiştir. Bu nedenle, böyle hastalara suni
solunum uygulanırken, hastaların dikkatle gözlenmesi önerilir. (BKz. “Yan Etkiler/Advers
Etkiler”).
GEBELİK VE LAKTASYON
Gebelik:
Gebelik Kategorisi D’dir.
Klinik olarak, gebeliğin ilk üç aylık döneminde uygulanan amidaronun potansiyel
malformatif etkisini değerlendirmeyi mümkün kılacak yeterli veri henüz bulunmamaktadır.
Fötal tiroid bezi, son adet döneminden 14. hafta sonra iyot bağlamaya başladığından,
ilacın bu dönemden önce uygulanması halinde fötal tiroid bezi üzerinde herhangi bir etki
oluşturması beklenmez.
Bu dönemden sonra ilacın kullanımına bağlı aşırı iyot yüklenmesi, fötusta biyolojik veya
hatta klinik (guatr) hipotiroidizme neden olabilir.
Sonuç olarak bu ürünün kullanımı hamileliğin 2. trimestrinden itibaren kontrendikedir.
Laktasyon:
Amiodaron ve metaboliti, iyotla beraber, anne sütüne maternal plazmadan daha yüksek
derişimlerde geçer. Yenidoğanda hipotiroidizm riski nedeniyle, bu ilaçla tedavi sırasında
emzirme kontrendikedir.
Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi
Bildirilmemiştir.
YAN ETKİLER/ADVERS ETKİLER
- Lokal etkiler: Doğrudan periferik venöz yolla uygulandığında, yüzeyel flebit gibi
enflamatuar reaksiyonlara neden olabilir. (Bkz.”Uyarılar”).
- Sıcak basması, terleme, bulantı, saç dökülmesi görülebilir.
Kardiyak belirtiler:
- Kan basıncında orta dereceli ve geçici bir düşüş meydana gelebilir. Aşırı hızlı
uygulamadan sonra veya doz aşımına bağlı ağır hipotansiyon veya dolaşım kollapsı
vakaları bildirilmiştir.
- Bradikardi görülebilir. Bazı vakalarda, özellikle yaşlılarda, belirgin bradikardi (daha
ender olarak sinüs aresti) görülmüştür.
- Nadiren proaritmik etki görülür.
- Amiodaronun aritmojen etkisi birçok antiaritmiğe göre zayıftır ve belirli ilaç
kombinasyonları (Bkz. “İlaç Etkileşmeleri”) ve elektrolit denge bozukluklarında ortaya
çıkar.
- Sinoatrial blok ve değişik derecelerde AV blok gibi ileti bozuklukları nadir olarak
bildirilmiştir.
Hepatik belirtiler:
Karaciğer bozukluğu vakaları bildirilmiştir. Bu vakalara, serum transaminazlarındaki
yükselmeye dayanarak tanı koyulmuştur. Aşağıdaki bulgu ve vakalar bildirilmiştir:
- Transaminaz düzeylerinde, dozun azaltılmasıyla, hatta kendiliğinden gerileyebilen, izole
ve genellikle orta dereceli (normalin 1,5-3 katı) yükselme;
- Çok nadir olarak (birkaç izole vakada), yükselmiş serum transaminaz seviyeleri ve/veya
sarılıkla birlikte görülen, bazen fatal olabilen ve tedavinin kesilmesini gerektiren, akut
hepatopati;
- Uzun süreli tedavi sırasında (oral yolla) görülen nadir kronik hepatopati vakaları.
Histolojik görünüm psödo-alkolik hepatitteki gibidir. Belirsiz klinik ve laboratuar bulguları
(sürekli olmayan hepatomegali, normal düzeyin 1.5-5 katı serum transaminaz düzeyi),
karaciğer fonksiyon parametrelerinin düzenli monitorizasyonunu gerektirir. Serum
transaminaz yüksekliği –orta derecede bile olsa- 6 aydan uzun süren bir tedaviden
sonra ortaya çıkarsa, kronik karaciğer hasarını akla getirmelidir. Klinik ve laboratuar
bulgularındaki bozukluklar, genellikle tedavi kesildikten sonra geriler. Gerilemeyen
birkaç vaka bildirilmiştir.
Pulmoner belirtiler:
Diffüz interstisyel veya alveoler pnömopati ve bronşiolitis obliterans organize pnömoni
(BOOP) vakaları bildirilmiştir. Genel durum bozukluğuna (halsizlik, kilo kaybı, hafif ateş)
eşlik eden veya yalnız başına ortaya çıkan efor dispnesinde göğüs filmi çekilmeli ve
gerekirse tedaviye ara verilmelidir. Bu tür pnömopatiler, pulmoner fibrozise ilerleyebilir .
Pulmoner patolojiler, -kortikositeroid tedavi eşlik etsin veya etmesin-amiodaronun erken
dönemde kesilmesiyle geriler. Klinik belirtiler genellikle 3-4 hafta içinde kaybolur, ancak
radyolojik düzelme ve akciğer fonksiyonlarının normale dönmesi daha uzun zaman alır
(birkaç ay).
Birkaç vakada, genellikle interstisyel pnömopatilere eşlik eden plörezi bildirilmiştir.
Özellikle astmatik hastalarda, birkaç bronkospazm vakası bildirilmiştir.
Birkaç vakada, genellikle bir interstisyel pnömoniyle ilişkili olarak, bazen fatal
sonuçlanabilen ve bazen cerrahi girişimden hemen sonra ortaya çıkan (yüksek dozda
oksijenle etkileşme olasılığı üzerinde durulmuştur) akut solunum sıkıntısı sendromu
gözlenmiştir. Bu durumda amiodaronun kesilmesi düşünülmeli ve kortikosteroid tedavinin
yararı değerlendirilmelidir.
Doğrudan İ.V. uygulamaya bağlı olarak, istisnai olarak (birkaç izole vakada) çeşitli etkiler
bildirilmiştir: anafilaktik şok, selim intrakranyal hipertansiyon (psödotümör serebri), özellikle
astımlılarda, ağır solunum yetmezliği durumunda bronkospazm ve/veya apne.
Oftalmolojik belirtiler:
- Vakaların hemen hemen hepsinde gelişen mikro birikimler genellikle pupillanın altındaki
bölgeyle sınırlıdır ve tedavinin kesilmesini gerektirmez. Şiddetli ışıkta renkli halkaların
görülmesi veya bulanık görme, nadiren bu tabloya eşlik eder. Korneal mikro birikimler
kompleks lipit çökeltilerinden oluşur ve tedavinin kesilmesinden sonra tamamen geriler.
- Birkaç vakada, bulanık görme, görmede azalma ve göz dibinde papilla ödemi ile birlikte
optik nöropati (optik nörit) bildirilmiştir. Bu durum, görme keskinliğinde az veya çok şiddette
bir azalmayla sonuçlanabilir. Ancak bugünkü bilgilere göre amiodaronla ilişkisi kesinlik
kazanmamıştır. Bununla beraber, durumu açıklayacak belirli başka bir neden yoksa,
tedavinin kesilmesi önerilir.
Dermatolojik belirtiler:
- Fotosensitivite: hastalara tedavi boyunca güneş ışığından (ve genel anlamda UV
ışınlarından) kaçınmaları öğütlenmelidir. Radyoterapi sırasında eritem vakalarının oluştuğu
da bildirilmiştir.
- Genellikle özellik göstermeyen deri döküntüleri ve nadiren birkaç vakada eksfoliyatif
dermatit bildirilmiş, ancak bunların ilaçla ilişkili olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır.
- Uzun süreli ve yüksek dozda tedavide, deri üzerinde mavimsi veya kurşuni renkte
pigmentasyonlar ortaya çıkabilir; bu pigmentasyonlar tedavinin kesilmesinden sonra yavaş
yavaş kaybolur (10-24 ay).
Tiroid ile ilgili belirtiler:
- Tiroid fonksiyon bozukluğuna ait herhangi bir klinik belirtinin bulunmadığı durumlarda,
bozulmuş serum tiroid hormon seviyeleri (serum T4 düzeyi artmış, T3 düzeyi normal veya
hafifçe azalmış olabilir) tedavinin kesilmesini gerektirmez.
- Hipotiroidizm klasik şekilde kendini gösterir: Tanı, kilo alma, apati, uyku hali ve TSH
düzeyinde belirgin bir yükselmeye dayanarak konur. Tedavinin kesilmesinden 1-3 ay sonra
kademeli olarak normal tiroid fonksiyonlarına geri dönüş sağlanır; ancak ilacın kesilmesi
zorunlu değildir. İlacın endikasyonu hayati önem taşıyorsa, L-tiroksin bazlı yerine koyma
tedavisiyle birlikte, amiodarona devam edilebilir; L-tiroksin dozu TSH düzeylerine göre
belirlenir.
- Hipertiroidizmin teşhisi daha zordur: az sayıda semptom (açıklanamayan hafif kilo kaybı,
antiaritmik etkinin ve/veya anti-anjinal etkinin azalması), yaşlı hastalarda psikiyatrik
bulgular veya tirotoksikoz ortaya çıkabilir. Serum TSHus düzeyinde belirgin bir azalma
tanıyı destekler. Bu durumda amiodaron hemen kesilmelidir. Genellikle tedavinin
kesilmesinden 3-4 hafta sonra klinik iyileşme sağlanır. Ciddi vakalar ölümle
sonuçlanabileceğinden, acil olarak uygun bir tedaviye başlanmalıdır. Tirotoksikozun
kendisi veya miyokard kasının dengesini bozma etkisi endişe verici bir boyuttaysa, sabit
olmayan bir etki sağlayan sentetik antitiroid tedavisi yerine, yeterince uzun bir süre (3 ay)
kortikosteorid tedavisi (1 mg/kg) tercih edilmelidir.
Amiodaron tedavisinin kesilmesinden aylar sonra ortaya çıkan hipertiroidizm vakaları
bildirilmiştir.
Nörolojik belirtiler ve SSS üzerine etkiler:
- Baş dönmesi, yorgunluk, başağrısı, hafıza zayıflığı, koordinasyon zayıflığı
Nadir olarak;
- Uzun süreli amiodaron uygulaması, duyusal, motor veya mikst tipte periferik nöropati ve
miyopatiye neden olabilir. Bunlar tedaviden birkaç ay sonra, bazen de birkaç yıl sonra
ortaya çıkabilir ve genellikle tedavinin kesilmesiyle düzelirler. Bununla beraber, düzelme
tam olmayabilir, çok yavaş gerçekleşebilir ve tedavi kesildikten ancak birkaç ay sonra
meydana gelir.
- Bildirilen diğer bozukluklar, tremor veya diğer ekstrapiramidal semptomlar, serebellar
tipte ataksi, nadiren intrakranyal hipertansiyon (psödotümör serebri), kabuslar da dahil
olmak üzere uyku bozukluklarıdır.
Diğer yan etkiler :
- Sindirim sistemine ait bulantı, kusma, anoreksi, konstipasyon, AST veya ALT
düzeylerinde artma ve tat alma bozuklukları gibi yan etkiler genellikle yükleme tedavisi
sırasında ortaya çıkar ve dozun azaltılmasıyla geriler. Az sayıda vakada epididimit
bildirilmiş, ancak ilaçla ilişkili olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. Birkaç vakada alopesi
gözlenmiştir.
- Koku alma yeteneğinde anormallik görülebilir.
- Vaskülit, serum kreatinin düzeylerinin orta derecede yükseldiği böbrek yetmezliği ve
trombositopeni gibi aşırı duyarlık reaksiyonu düşündüren bir kaç vaka bildirilmiştir.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
İLAÇ ETKİLEŞMELERİ VE DİĞER ETKİLEŞMELER
Birçok antiaritmik ilaç kalbin otomatizmasını, ileti sistemini ve kontraktilitesini deprese
edebilir.
Farklı sınıflardan antiaritmiklerin kombinasyonu faydalı bir terapötik etki sağlayabilir,
ancak, genellikle ÇOK DİKKAT gerektirir; bu durumda yakın klinik izlem ve EKG
monitorizasyonu şarttır. Torsades de pointes’a neden olan (amiodaron gibi) antiaritmiklerin
kombine kullanımı KONTRENDİKEDİR.
Aynı sınıftan antiaritmiklerin kombinasyonu, bazı istisnai durumlar dışında, kardiyak yan
etki riskinin artması nedeniyle ÖNERİLMEZ. Negatif inotropik, bradikardik ve/veya
antiyoventriküler iletiyi yavaşlatıcı etkileri bulunan ilaçlarla kombine kullanım da DİKKAT
gerektirir; bu durumda yakın klinik izlem ve EKG monitorizasyonu yapılmalıdır.
Kombinasyonu kontrendike olanlar:
+ Torsades de pointes’a neden olan ilaçlar:
+ Sınıf Ia antiaritmikler (kinidin, hidrokinidin, dizopiramid),
+ Sınıf III antiaritmikler (dofetilid, ibutilid, sotalol),
+ Diğer ilaçlar: Bepridil, sisaprid, difemanil, IV eritromisin, mizolastin, IV vinkamin
+ Sultoprid
Ventriküler aritmi ve özellikle de Torsades de pointes riski artar.
+ Sparfloksazin
QT aralığında uzama nedeniyle Torsades de pointes riski artar (elektrofizyolojik additif
etkiler nedeniyle)
Kombinasyonu önerilmeyenler:
+ Torsades de pointes’a neden olan nöroleptikler:
Bazı fenotiyazin nöroleptiker (klorpromazin, siyamemazin, levomepromazin,
tiyoridazin, trifluoperazin), benzamid nöroleptikler (amisülpirid, sülpirid, tiaprid),
butirofenon nöroleptikler (droperidol, haloperidol), diğer nöroleptikler (pimozid).
Ventriküler aritmi ve özellikle de Torsades de pointes riski artar.
+ Halofantrin, moksifloksazin, pentamidin
Ventriküler aritmi ve özellikle de Torsades de pointes riski artar. Mümkünse, Torsades
de pointes’a neden olan, antibiyotik haricindeki ilacın kullanımına ara verilir. Kombine
tedaviden kaçınılması mümkün değilse, tedaviye başlamadan önce QT kontrolü
yapılmalı ve tedavi sürekli elektrokardiyografik monitorizasyon altında
gerçekleştirilmelidir.
+ Enjektabl diltiazem:
Bradikardi ve atriyoventriküler blok riski mevcuttur. Eğer bu kombinasyonun verilmesi
gerekiyorsa, devamlı klinik izlem ve EKG monitorizasyonu yapılması önerilmektedir.
+ Beta-blokerler (sotalol ve esmolol dışındakiler)
Kontraktilite, otomatizma ve ileti bozuklukları ortaya çıkabilir (kompansatuar sempatik
mekanizmaların baskılanması nedeniyle).
+ Florokinolonlar:
Amiodaron tedavisi alan hastalarda, florokinolonların kullanımından kaçınılmalıdır.
Dikkatle kullanılması gereken kombinasyonlar :
+ Oral antikoagülanlar:
Antikoagülan etki ve hemorajik risk artar.
Protrombin düzeyi ve INR daha sık kontrol edilmelidir. Oral antikoagülan dozu,
amiodaron tedavisi sırasında ve tedavi kesildikten sonra ayarlanmalıdır.
+ Siklosporin
Dolaşan sisklosporin düzeyleri, ilacın hepatik metabolizmasının azalmasına bağlı olarak
artar; nefrotoksik etki riski söz konusudur.
Kan siklosporin konsantrasyonlarının ölçümü, böbrek fonksiyonlarının takibi ve
amiodaron tedavisi sırasında ve tedavi kesildikten sonra doz ayarlaması yapılması
gereklidir.
+ Oral diltiazem
Özellikle yaşlılarda, bradikardi ve atrioventriküler blok riski mevcuttur.
Klinik takip ve elektrokardiyografik monitorizasyon yapılmalıdır.
+ Kalp glikozidleri:
Otomatizma depresyonu (aşırı bradikardi) ve atriyoventriküler ileti bozuklukları
görülebilir. Digoksin kullanılması halinde, digoksin klirensinin azalmasına bağlı olarak
plazma digoksin düzeyinde artış gözlenebilir.
Klinik izlem ve EKG monitorizasyonu yapılmalı; gerekirse kan digoksin düzeyleri
ölçülerek, digoksin dozu ayarlanmalıdır.
+ Esmolol
Kontraktilite, otomatizma ve ileti bozuklukları ortaya çıkabilir (kompansatuar sempatik
mekanizmaların baskılanması nedeniyle).
Klinik takip ve elektrokardiyografik monitorizasyon yapılmalıdır.
+ Potasyumu düşüren ilaçlar: potasyumu düşüren diüretikler (tek başına veya
kombine olarak), uyarıcı laksatifler, glukokortikoidler (sistemik kullanım),
tetrakosaktid, amfoterisin B (IV)
Ventriküler aritmi ve özellikle de Torsades de pointes riski artar (hipokalemi predispozan
bir faktördür).
Laboratuvar testleri, klinik takip ve elektrokardiyografik monitorizasyon yapılmalıdır.
+ Fenitoin:
Plazma fenitoin düzeylerinde yükselme ve buna eşlik eden özellikle nörolojik tipte doz
aşımı belirtileri görülebilir (fenitoinin hepatik metabolizmasının azalması nedeniyle).
Klinik takip yapılmalı, fenitoinin plazma derişimleri kontrol edilmeli ve gerekirse, ilacın
dozu ayarlanmalıdır.
+ Bradikardik ilaçlar: bradikardik kalsiyum kanal blokerleri (diltiazem, verapamil),
beta-blokerler (sotalol hariç), klonidin; guanfasin, kalp glikozidleri, meflokin;
antikolinesteraz ilaçlar (donezepil, galantamin, rivastigmin, takrin, ambemonyum,
piridostigmin, neostigmin)
Ventriküler aritmi ve özellikle de Torsades de pointes riski artar
Elektrokardiyografik ve klinik monitorizasyon yapılmalıdır.
+ Simvastatin
Rabdomiyolizis gibi, doza bağımlı yan etkilerin riski artar (kolesterol düşürücü ilacın
hepatik metabolizmasının azalması nedeniyle).
Simvastatin uygulanırken,20 mg/gün dozu aşılmamalıdır.
Bu dozla terapötik etkinlik elde edilemiyorsa, bu tür etkileşimi bulunmayan başka bir
statin kullanılmalıdır.
KULLANIM ŞEKLİ VE DOZU
Ürünün formülasyonu nedeniyle ilaç, 500 ml içinde 2 ampulden daha düşük derişimde
kullanılmamalıdır. Yalnızca izotonik glukoz (dekstroz) çözeltisi kullanılmalıdır. İnfüzyon
çözeltisine başka hiçbir ürün eklenmemelidir.
Amiodaron santral venöz yolla uygulanmalıdır.
Geçimsizlik:
PVC malzemeler veya DEHP di(2-etilhekzil) ftalat ile plastikleştirilmiş tıbbi araçların
kullanımı, amiodaron enjeksiyonluk çözeltinin varlığında DEHP salımına neden olabilir.
Hastanın DEHP’ye maruz kalma oranını en aza indirmek için, infüzyon öncesinde, nihai
amiodaron seyreltiminin, DEHP içermeyen donanım, -DEHP içermeyen PVC, poliolefinler
(polietilen, polipropilen), cam vs. gibi- kullanılarak hazırlanması önerilir.
İntravenöz infüzyon:
Yükleme tedavisi:
Ortalama doz, glukoz çözeltisi içinde kilo başına 5 mg’dır. Bu doz, tercihen “electric
syringe” (infüzyon pompası) kullanılarak, 20 dakika-2 saatlik bir zaman dilimi içinde
uygulanır ve 24 saatte 2 veya 3 kez tekrarlanır.
Tıbbi ürünün etkisinin kısa süreli olması, infüzyona devam edilmesini gerektirir.
İdame tedavisi:
Birkaç gün süreyle, 250 ml glukoz çözeltisi içinde kilo başına 10-20 mg/kg/gün (ortalama,
24 saatte 600-800 mg, 24 saate en çok 1200 mg) olarak uygulanır. İnfüzyonun ilk
gününden itibaren oral tedaviye başlanır (günde 3 tablet). Bu doz günde 4, hatta 5 tablete
kadar artırılabilir.
DOZ AŞIMI
İntravenöz yolla uygulanan amiodaronun doz aşımı ile ilgili olarak bilgi yoktur. Oral yolla
uygulanan amiodaronun akut doz aşımı ile ilgili çok az bilgi vardır. Birkaç vakada sinüs
bradikardisi, ventriküler aritmi –özellikle de Torsades de pointes- ve karaciğer bozukluğu
bildirilmiştir. Semptomatik tedavi yapılmalıdır. Amiodaronun farmakokinetik özellikleri
nedeniyle, hasta yeterince uzun süre takip edilmeli ve özellikle kardiyak fonksiyonlar
açısından izlenmelidir.
Amiodaron ve metabolitleri diyalizle vücuttan atılamaz.
SAKLAMA KOŞULLARI
25 ̊ C’nin altında ve ışıktan koruyarak saklayınız.
ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.
TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ VE AMBALAJ MUHTEVASI
3 ml’lik 6 ampullük ambalajlarda.
Piyasada mevcut diğer farmasötik dozaj şekilleri:
Cordarone 200 mg Bölünebilir Tablet, 30 tabletlik ambalajlarda.
Ruhsat sahibi : SANOFI - SYNTHELABO
Fransa lisansı ile,
SANOFI - SYNTHELABO İLAÇ A.Ş
No: 209 4. Levent-İSTANBUL
Ruhsat tarihi ve no : 10.10.1991 – 157/66
İmal yeri : Mefar İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Kartal - İSTANBUL
Reçete ile satılır.